Serebral Palsi-Beyin Felci

30 Kasım 2013 Devamı

Serebral palsi, beynin, oluşumundan başlayarak uzun süreli gelişim sürecinde yani doğum öncesinde, doğum sırasında veya sonrasında hasar görmesi sonucu ortaya çıkar.İlerleyici olmayan, hareket ve sinir sisteminin değişik derecelerde bozuklukları ile seyreden bir sorundur. Çocuğun zihinsel ve hareket gelişiminde bozulma, epilepsi, davranış ve konuşma problemleri, görme-işitme sorunları en bilinen sonuçlarıdır.
Nedenleri çok çeşitlidir. Doğuştan (konjenital) olabileceği gibi mikrobik olaylar, oksijen eksikliği veya yetersizliği, doğum travması ve beyin içine olan kanamalar en önemli nedenleridir. Özellikle doğum ağırlığı 1000 gr’ın altında olan prematür bebeklerde ise daha sık gözlenmektedir. Bebeklerde hiperbilirubinemi olarak ifade ettiğimiz yüksek sarılık düzeyi beyine zarar verip serebral palsiye yol açabilir.

Çocuğun gelişimsel gecikmesi ve anormal kas direnci erken tanıda uyarıcıdır.

Beyin felcinde hareket ve postür bozukluklarının yanında epilepsi, konuşma bozuklukları, görme-işitme kusuru, duyu ve ağrı ile ilgili algılama bozuklukları, zihinsel gerilik, bilişsel ve davranış anomalileri gibi nörolojik problemler yakından izleme ve tedaviyi gerektirir.

“PREMATÜRELİK , DÜŞÜK DOĞUM TARTISI BAŞLICA RİSK FAKTÖRÜ”

Bu sorun sıklıkla düşük doğum tartısı, prematürite, intrauterin gelişme geriliği, çoğul gebelik, plasental anomaliler gibi risk faktörleri ile birlikte ortaya çıktığı için riskli gebelikler ve doğumu takibende bebekler çok yakın izlenmelidir. Çünkü erken tanılandırma ile bebeğin tedavisi ve gelişebilecek sorunların önlenmesine yönelik erken tedbirler sözkonusu olabilecektir.
Beyin zedelenmesi yaşamış çocukların % 20-30’nu spastik felçli çocuklar oluşturur. Etkilenen vücut yarısında hareketler azalmıştır. Hastaların yaklaşık olarak yarısında ise epilepsi görülür. Spastik hemiplejik hastaların bir kısmında ise zihinsel geriliğide içeren bilişsel bozukluklar vardır Bazı hastalarda sadece bacakların etkilendiği spastik felç görülür. Emekleme sırasında, kollarını normal hareket ettirirken bacaklarını sürüklemeleri en önemli ipucudur (komando sürünmesi).

BAŞ KONTROLÜNE DİKKAT! 
Hastaların % 10-15’i ise kol ve bacakların tamamen etkilendiği spastik çocuklardır ve. Serebral palsinin en ağır şeklidir. Beyindeki bazı merkezlerin hasarı sonucu yutma problemleri ve aspirasyon pnömonilerine sık rastlanılır.. Eğer bebek yaşına göre gevşekse, baş kontrolü zayıf ise mutlaka serebral palsi yönünden dikkatli olunmalıdır.

KONUŞMA VE İŞİTME BOZUKLUKLARI VARDIR 
Serebral palsili çocuklarda daha sonra başka problemler de ortaya çıkar.
SP’lilerin %25-40’ında görme ile ilgili bozukluklar vardır. %10’unda ise ağır görme bozuklukları saptanır.

Ayrıca beslenme yetersizliği nedeni ile gelişme geriliği, vitamin eksiklikleri ve kabızlık sorunları ile sık karşılaşılır. Hastalarda hem algılamada hem ifade etmede bozukluk vardır. Davranış ve psikiyatrik problemlere her yaşta rastlanabilmektedir.

Anksiyete ve depresyon, iletişim problemleri, ağır hiperaktivite ve otizm saptanmıştır. Hareketsizliğe bağlı kemik yapısı ve şeklinde bozulmalar, omurgaların yapısında eğrilmeler önemli ve hayat kalitesini etkileyen problemlerdir.

Yapılan araştırmalarda yürümenin olup olmayacağı hakkında bazı motor noktalar belirlenmiştir. Bebeklerde doğumla beraber gözlemeye başladığımız İlkel reflekslerin, kaybolması gerektiği yaşta halen devam etmesinin, 2 yaşına kadar oturmanın gecikmesinin, yürümenin gecikeceğinin habercisi olduğunu, 3 yaşına kadar çocuğun oturamıyor olması durumunda ise yürümenin olmayacağının işareti olduğu ileri sürülmüştür.

SEREBRAL PALSİ VE EPİLEPSİ 

Epilepsi, SP’lilerin % 15-90’unda görülmektedir. Hastanın sık nöbet geçirmesi (havale) bilişsel fonksiyonlarında azalmaya, öğrenme ve konuşma güçlüğünün ağırlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle nöbetlerin mutlaka kontrol altına alınması gereklidir.

TANI NASIL KONUR? 
Neonatoloji uzmanları, pediatristler ve çocuk nörologları tarafından değerlendirme yapılmalıdır.. Ağır vakalar dışında genellikle 6. aydan önce tanı konması zordur. Anormal kas tonusu, ilkel reflekslerin devam etmesi, belli başlı motor gelişmelerin olmaması (baş tutma, oturma gibi ) erken uyarıcı olabilir.

Erken tanı çok önemlidir.Çünkü bu hastalıkların bir kısmı tedavi edilebilir
Ayrıca prognoz hakkında aileye tam bilgi vermek gereklidir.

TEDAVİ 
SP tedavisi, hasta ile birlikte ailesini de içine alan, önce motivasyonla başlayan ve ömürboyu süren çalışmayı gerektiren bir ekip işidir. Bu ekipte pediatristin yanısıra çocuk nörolojisi uzmanı, fizik tedavi uzmanı, fizyoterapist, konuşma terapisti, davranış terapisti, uğraşı terapisti, özel eğitimci, psikolog ve gerektiğinde ortopedist, , oftalmolojist ve KBB uzmanı yer alır.

Tedavide Amaçlarımız; 
. Ailenin eğitimi
. Hastanın sosyal hayata hazırlanması ve bağımsız olmasının hedeflenmesi
. Hayat kalitesinin arttırılması
. Motor fonksiyonların arttırılması
. Deformitelerin önlenmesi
. Ağrıların azaltılması’dır.

Fizyoterapi, özellikle ilk 3 yaşta kas kontraktürlerinin ve eklem açılanmalarının önlenmesi, deformitelerin düzeltilmesi ve kasların güçlendirilmesi için yapılır. Çocuğun ve ailesinin aktif olarak katılması şarttır.

Uğraşı terapisi, özellikle günlük aktivitelerin kendi kendine yapılabilmesi amacıyla motor aktivitelerin gelişmesini sağlar (giyinmek, beslenmek, temizlenmek yazmak, çizmek

gibi ).

Kaslardaki gerginliğin azaltılması veya giderilmesi çin kullanılan Botilinum toksini tedavisi, özelliklebacak yüzeyel kaslarına kolay uygulanabilir. Fizyoterapi ile kombine edildiğinde yararlı sonuçlarını görmekteyiz. Spastik hastalarda ayrıca topuktaki gergin aşil tendonu cerrahi olarak serbestleştirilebilmektedir.

Bu yaygın tedavilerin dışında alternatif yada destek tedavileri olarak nitelendirilen tedavilerde vardır: 

Hiperbarik oksijen tedavisi; Yararlarını gösterecek yeterli çalışma yoktur. Ayrıca yan etkileri vardır. Şiddetli kulak ağrısı ve kulak zarı yırtılması, kulakta kanama, nömotoraks ve nöbete neden olabilmektedir.
Akupunktur tedavisi; Spazmların azaltılması için yararlı olabilir .

Hastalara beslenme desteği, barsak hijyeni, sıvı miktarının ve lifli yiyecek miktarının arttırılması, vitamin ve mineral desteği önemlidir.
Bilişsel fonsiyonların, konuşmanın gelişmesi ve sosyalleşme için özel eğitim okullarında eğitim görmelidirler. Ailenin bu konuda bilgilendirilmesi ve eğitilmesi son derece önemlidir.

Kategori: Prof.Dr.Serap Uysal, Yazarlar