Gebelikte Görülen Kanamaların Sebepleri

05 Ekim 2016 Devamı

Normal bir gebelik süresi ortalama 40 haftadır. Bu süreyi kabaca ikiye ayırabiliriz.

1. Kısım 20 hafta ve daha öncesi olan kanamalar,
2. Kısım 20 haftadan sonra olan kanamalar.

Tüm gebeliklerin %25’inde ilk 3 ayda kanama meydana gelir. Kanamanın adet kanamasından fazla olması, döl yolundan parçaların düşmesi veya kanamayla birlikte ateş ve karın ağrısının olması derhal tıbbi müdahale gerektiren durumlardır.

Gebeliğin ilk 3 ayında meydan gelen kanamalarda ilk akla gelen olasılık düşük tehdididir.
Ancak her kanama düşükle sonuçlanmaz. Ağrı ile seyreden yoğun kanamalarda düşük olasılığı artar. Bu dönemde ultrasonografik olarak gelişmekte olan embriyonun kalp atışlarının görülmesi, gebeliğin sağlıklı olarak devam edeceğini %90-97 garantiler. Anne yaşının ileri olması, embriyonun kalp hızının 90/dakikadan az olması düşük olasılığı arttırır. Bu dönemde sağlıklı embriyonun kalp hızı 150-160 civarındadır.

En uygun tedavi yatak istirahatıdır.
Düşüğü önleyici amaçla progesteron içeren ilaçlar kullanılabilir. Ancak bunların faydalı olduğu yapılan çalışmalarda gösterilememiştir.

Ancak üçten fazla düşüğü olan gebelerde progesteron kullanımı bazı durumlarda faydalı olabilir.

İlk 20 haftada görülen, döl yolundan olan kanamaların diğer sebepleri ise, dış gebelik ve üzüm gebeliğidir .
Dış gebelikte görülen vajinal kanama genellikle yoğun değildir. Birlikte kasık ağrısı olabilir. Kasık ağrısı genelikle tek taraflıdır. Bu durumda tanı kanda gebelik testi ve ultrasonografik tetkiklerin birlikte kullanılması ile konur.

Erken dönemde tedavi; bazı seçilmiş olgularda ilaçla yapılabilir, gebelik haftası ilerlemiş olgularda ise tedavi ameliyattır.Çok ilerlemiş dönemde şiddetli karın ağrısı ve iç kanama oluşur. Bu durum acil ameliyat gerektirir.

Halk arasında üzüm gebeliği olarak anılan duruma tıp dilinde mol gebeliği adı verilir. Birkaç çeşidi olmakla birlikte en sık görülen formu hidadiform moldür. Üzüm taneleri büyüklüğünde çok sayıda parçanın düşürülmesi nedeniyle halk arasında bu ad verilmiştir. Bu kanamada genellikle ağrı yoktur. Tanı yine kan analizi ve ultrasonografinin birlikte kullanılması ile konur. Tedavisi döl yatağı içinin kürete edilerek gebeliğin boşaltılmasıdır. Bazen ek olarak ilaç tedavisi gerekir.

Gebeliğin ikinci yarısında görülen kanamalar (20. gebelik haftasından sonra) daha nadirdir .
Tüm gebeliklerin %4’ünde bu tip kanamalar görülür. Bu kanamaların az bir kısmı döl yatağı ağzı hastalıkları veya vajinal mantara bağlıdır. Yine az bir kısmı da plasenta previa dediğimiz durumda olur.

Plasenta previada bebeğin eşi döl yolunun ya tam ağzına yerleşmiştir, ya da ağıza çok yakın bir yere yerleşmiş bulunmaktadır. Bu durum genellikle 34. gebelik haftası civarında kanamaya yol açar. Bu dönemde döl yatağı ağzı nispeten incelmeye ve açılmaya başlamıştır.

Bu açılma sırasında burada yerleşmiş olan plasentada kısmi olarak yerinden ayrılarak kanamaya yol açar. Bu durum daha ziyade çok sayıda doğum yapmış, ileri yaştaki gebelerle, daha önce çok sayıda sezaryen geçirmiş gebe kadınlarda görülür.

Tedavisinde yatak istirahati ve döl yolu ağzının açılmasını engelleyici ilaçlar kullanılır. Bazen gebeye kan verilmesi gerekebilir.

Gebeliğin ikinci yarısında en sık kanamaya yol açan durum ise ablatio plasentadır.
Bebeğin eşinin yerinden erken ayrılması ile oluşur. Bu kanama yoğun miktarda olur. Ve karın kasık ağrısı ile birlikte seyreder. Hem annenin hem de bebeğin hayatını tehdit eden çok ciddi bir problemdir.

Gebelik tansiyonu olan, sigara içen, karın bölgesine sert darbe alan gebelerde sık görülür.

Acilen hastaneye başvurularak gebenin tedavi altına alınması gerekir.

Bir de halk arasında “nişane” denilen normal doğum eyleminin başlaması ile birlikte gelen kanlı ve sümüksü bir akıntı olur. Bu durum doğumun başladığının habercisidir. Döl yatağı ağzı rahim kasılmalarına bağlı olarak açılmaya başlar. Açılmanın olduğu bölgede ince damarlara çatlayarak kanamaya yol açar. Buradaki kanama az miktardadır.

Rahimde şekil bozukluğu olan gebelerde vajinal kanamanın olması erken haftalarda düşüğün, geç haftalarda ise erken doğumun habercisi olabilir. Bu durumda derhal doğum hekimine başvurulmalıdır.

Kategori: Genel, Haberler, Hamilelik