Vücuttan gelen uyarıları önemseyin

08 Nisan 2013 Devamı

Akut ağrılar, vücuttan gelen uyarı anlamını taşıyor.

Ancak geçmeyen kronik ağrılar bir hastalık olarak tanımlanıyor. Prof. Lüleci, “Vücut artık sinyal vermekten çıkmış ve bu durum kronikleşerek hastalık haline gelmiştir. Kronik ağrıların geçmesi için de tedavi edilmesi şart” uyarısında bulundu.

Ülkemizde ağrı nedeniyle çeşitli yollara başvurarak derdine çare arayan, fakat yeterli tedavi olanaklarına kavuşamayan geniş bir hasta nüfusu bulunuyor. Sürekli ağrı çeken bu kişilerin yaşadığı tedavi sorununu, kısaca ağrı bilimi demek olan algoloji branşı inceliyor.

Prof. Dr. Nurettin Lüleci, kişilerin ağrıyı az ya da çok küçük ya da büyük demeden önemsemesi gerektiğinin altını çizdi ve ağrı merkezlerinin önemine dikkat çekti. Prof. Lüleci’yle ağrıyı konuştuk.

Ağrı nedir?

İnsan vücudunun hissettiği nahoş bir duygudur. Ağrının birçok çeşidi vardır.

Ancak ağrı temelde, akut ve kronik ağrı olarak ikiye ayrılır. Akut ağrı hemen oluşan bir ağrıdır. Elinizi bir yere çarptığınız da duyulan ağrı akut ağrıdır. Kronik ağrılar ise geçmeyen ve sürekliliği olan ağrılardır. Romatizmal ağrılar, kanser ağrıları, bel ve boyun fıtık ağrıları bunlara örnektir. Kronik ağrıda, hastanın psikolojisi olumsuz etkilenirken, algısı da bozuluyor ve sinirlilik haliyle hasta çevresini de rahatsız etmeye başlıyor.

Bünyenizde algoloji bölümü var mı?

Evet var. Aslında bizim sadece ağrılarla ilgilendiğimizi söylemek eksik olur. Ağrının sinirlere bağlı oluşabilecek durumları da bizim alanımız içerisinde. Mesela sempatik sinirler dediğimiz sinirler var. Örneğin ayak terlemesi bir ağrı çeşidi değildir ama yaptığımız tedavilerle bunu da önleyebiliyoruz. Kısacası ağrı merkezi, ağrı ve sinirlerle ilgili her türlü işlemi yapabilen bir merkezdir” diyor.

Ne tür teknolojiler kullanıyorsunuz?

Ağrıların giderilmesi ve tedavi sürecinde ilaç tedavisinin haricinde pek çok yeni teknoloji kullanılıyor. Eskiden ilaç tedavisi daha çok uygulanırken, şimdilerde radyofrekans ve ve lazer uygulamaları tercih ediliyor. Vücuda tamamen zararsız olan ozon tedavisi ise ağrı tedavisinde devrim olarak nitelendiriliyor. Özellikle bel ve boyun fıtıklarında ozon tedavisinin yeni bir ufuk açtığı söylenebilir.

Ozon tedavisi hangi ağrılarda etkili?

Bel ve boyun fıtıklarında, eklem ağrılarında, diz, omuz, kalça ağrılarında, ameliyat istemeyen hastalarda, ağrı bağlamında adele ağrılarında kullanılıyoruz. Bilinen bir yan etkisi yok. Yüzde 70-80 civarında başarılı sonuçlar alınıyor.

En sık rastlanılan kronik ağrılar nelerdir?

Hastalar en çok kireçlenme ağrısı nedeniyle ağrı merkezine başvuruyorlar. Bel kireçlenmesi ve diz kireçlenmesi başta olmak üzere, bel ve boyun fıtıkları şikayetleriyle çok sık karşılaşılıyor. Ameliyatsız tedavi olmak için hastalar ağrı merkezindeki tedavi seçeneklerini değerlendiriyorlar. Hatta bunun için yurtdışından bile hastalar ülkemize geliyorlar. Bir sonraki aşamada ise baş ağrıları çok rahatsız edici boyutlara ulaşıyor. Baş ağrılarından sonra da kanser ağrıları.

En küçük ağrıyı bile dikkate mi almalıyız?

Ağrı az veya çok, küçük veya büyük mutlaka dikkate alınmalı. Ufak bir çarpma sonucunda bile kötü sonuçlara neden olabilecek durumlar ortaya çıkabilir. Böyle bir durumda kişi farkında olmasa da erken müdahele edilmesi gerekebilir. Bu nedenle ağrıyı ihmal etmemek ve  tedavi ettirmek gerekir.

Kategori: Genel, Haberler, Sağlık & Güzellik