Şişmanlık Dede Mirası

27 Aralık 2015 Devamı

Her insanın genetik yazılımında 3 milyar harf bulunuyor. Bu harflerin binde biri insandan insana değişiklik gösteriyor. Bu da bizim diğer insanlardan ayrılmamızı sağlayan kaşımızı, gözümüzü, rengimizi, boyumuzu, huyumuzu-suyumuzu belirliyor.

Genetik özelliklerle hastalıklar arasında nasıl bir ilişki var?

Nasıl bir insanı sarışın ötekini esmer yapan gen varsa, bir insanın vücudundan toksinleri uzaklaştıran genin de farklı çeşitleri var. Diyelim ki, Ali beyin genleri, toksinleri hızlı uzaklaştırıyor. Ahmet Beyin genleri de yavaş uzaklaştırıyor. Aynı yaştaki Ali bey ile Ahmet bey aynı miktarda sigara içseler, Ahmet bey kanser olur, Ali beye hiç bi rşey olmaz. Ayşe Hanım ile Fatma Hanım iki yakın arkadaş. Her ikisi de aynı miktarda yemek yiyor, aynı miktarda egzersiz yapıyorlar ama Ayşe Hanım kilo alıyor Fatma hanım almıyor. Çünkü Ayşe hanımın genleri yediği yemekten aldığı enerjiyi yağ olarak depolamak konusunda daha çok çalışıyor.

Neden biri daha şanssız?
Atalarımızın gıdaların az bulunduğu yerde yaşamış olan insanların çocuklarında daha fazla yağ depolamaya yönelik genleri vardır. Çünkü doğal seleksiyonda insanoğlunun vücudunda yağ depolayabilenleri ayakta kalmıştı. Bugün hâlâ o insanların torunları yaşıyor ve o artık kıtlıkla karşılaşmıyorlar. Süpermarkete girdiklerinde bisküvisini, yağını, çikolatasını, pirincini, etini sütünü yumurtasını alıp bol bol yiyor. Fakat genetik yapısı “aldığını depola, ilerde kıtlık çıkabilir” komutunu veriyor. Bu da obeziteye yol açıyor.

Her insan benzersizdir. Artık bana iyi gelen sana da iyi gelir anlayışı geçerli değil. Bu kodlarla dünyaya geliriz ve bu kodlar bizim risklerimizi belirler. Yediklerimiz, içtiklerimiz, hayat tarzımızla bu riskleri azaltabiliriz ya da artırabiliriz. Şimdilerde yüksek kolesterolün zararı yoktur diye bir şehir efsanesi dolaşıyor ortalıkta. Yanlış çünkü yüksek kolesterolün zararı vardır ama bu zarar herkeste farklıdır. Bazı insanların genetik yapısı o kolesterolü oksitlendirmiyor. O zaman zararı olmuyor. Ama bazı insanlarda POM 1 geni diye bir gen var. O genetik özellik varsa kolesterolü oksitlendiriyorsa, kolesterol damarı tıkıyor…

Beslenme ile kolesterollü gıda arasında ilişki yoktur deniyor.
Bu da doğru ama bazıları için. Öyle insanlar vardır ki, genetik yapılarında “Kolesterol ester transfer protein” adı verilen bir gen vardır. Bu kişi, kolesterol yese de iyi kolesterolü yükselir kötü kolesterolü yükselmez. Bu gen yoksa kötü kolesterol damarları tıkar ve kalp krizine sebep olur. Bazı hekimler “Hastalarıma bol bol hayvansal gıda, yumurta, kırmızı et veriyorum. Çok iyi sonuçlar alıyorum” diyebilirler. Toplumun yüzde 30’unda bu gerçekten doğrudur. O hekime giden hasta bu geni taşıyorsa çok güzel sonuçlar alır, kilo verir ve o doktora tekrar gider. Peki mezarlığa gidenler ne oluyor? O hekim arkadaşımız, kalp krizi geçirenleri, mezarlığa gidenleri takip ediyor mu? Bunlar soru işareti… . Bizim genel geçer doğru olarak bildiğimiz şeyler hep toplum ortalamalarına göre söylenir. 1000 kişi üzerinde bir şey yapılmıştır. Çoğunlukta öyle çıkmıştır. Taşıdığımız genetik özellikler bizi toplum ortalamalarından uzaklaştırıyor. Örneğin bir taksideki 5 kişiyi düşünün. Biri 58 beden, biri 40 beden, biri 50 beden diğeri 38 beden biri de 46 beden giysin. Bunların ortalaması 172 ediyor. Beşe bölünce 35 çıkıyor. Herkese 36 beden gömlek giydirmeye kalksak olmaz değil mi? Genetik özelliklerimiz dikkate alındığında yediklerimizin, içtiklerimizin, uykumuzun, günlük hareketimizin, stresten etkilenmemizin vücudumuzda oluşturduğu etkiler birbirinden farklıdır. Bu nedenle tek beden elbise herkese uymaz.

40 TRİLYON HÜCREMİZ VAR
Her hücrede 3 metre DNA iplikçiği bulunuyor. Vücudumuzda 40 trilyon hücre var. Dünya ile ay arasındaki mesafe 300 bin kilometre. Vücudumuzdaki iplikçikleri birbirine eklersek 200 bin defa aya gidip gelebilecek bir uzunluk elde etmek mümkün.

Kategori: Genel, Haberler, Sağlık & Güzellik