Çocuklarda KORKU

03 Haziran 2015 Devamı

Korkular en yoğun olarak okul öncesi dönem olan 2-6 yaşlar arasında ortaya çıkar. Bu dönemde hayali unsurlar çocukların korku konularıdır: Hayaletler, canavarlar gibi. Doğa olayları da bu yaşlarda korkutucudur. Gök gürültüsü gibi. Çocuklar doğa olaylarını bu yaşlarda birer canlı olarak algılarlar. İnsan ve hayvanlar gibidir cansız nesneler de. Zihinsel gelişimin ilerlemesine paralel olarak, korkuların ana karakterleri de değişir. Çocuk okul çağına geldiğinde, yaşa bağlı olarak, korkulan şeyler hayali karakterler olmaktan çıkar. Bedensel zarar görme korkusu, hayvanlar, hırsızlık gibi olgular artık korkularının ana konuları olur. Burada dikkatimizi çeken şey, korkuların artık okul öncesine nazaran daha somut ve gerçekçi bir hal almış olduğudur. Okul döneminde hayal ve gerçek, küçük çocuklara göre daha iyi ayırt edilebildiğinden, büyük çocuklar küçük çocuklarla karşılaştırıldıklarında, korkutucu rüyaları daha seyrek görürler.

Çocukluk dönemine özgü bu anlattığımız korku türleri dönemseldir. Çocuklar gelişimlerini devam ettirdikleri için, bir süre sonra bu korkular kaybolur.

Ufak tefek korkular, ebeveynlerin mantıklı birtakım açıklamaları ve çocuğa destek olmaları yoluyla kolayca aşılabilir. Çocuğunuz korkusunu dile getirirken onu gerçekten dinleyin. Çocuklarımızın korkularını küçümsemek, korkmasının anlamsız olduğunu söylemek, çocuğumuzdan korku duygusunu yok saymasını istemek ise çocuğumuz için destek değildir. Böyle bir yaklaşım, tam tersine, çocuk açısından işleri zorlaştıracaktır.

Fobi ve korku iki farklı kavram olarak geliyor kulağa. Fobi dediğimizde sanki daha vahim bir şeyden bahsettiğimiz algısını yaşıyoruz. Bazı fobiler süreklilik gösterebilir. Bu durumda uzman yardımı gerekir. Bazı fobiler ise yine ebeveynin desteğiyle ortadan kalkabilir.

Bazı korkular dönemsel değil, erişkinlik yıllarına da taşınabilecek türde korkular olabilir. Uzman yardımı gerektirirler. Çocuğun yaşadığı bir olumsuz olay sonucunda edinilen korkulardır bunlar. Örneğin çocuk gerçekten bir hırsızlık olayı yaşamış olabilir. Bir kazaya şahit olabilir. Yangın, doğal afet gibi bir takım olaylar yaşamış da olabilir. Bunlar değişik korku biçimleri ve davranış sorunları olarak dışarı yansıyabilir. Ya da anne ve babanın çocukla baş etmek için kullandığı korkutma/yıldırma yöntemlerinin sonucu olarak çocukta bir takım korkular gelişir. Örneğin anne, “beni üzersen hastalanır ölürüm, annesiz kalırsın” ya da “seni bırakır giderim” diyor olabilir. Bu söylemler de çocuğu kaygılı yapar. Anne/babadan ayrılmak istemez. Günlük yaşam rutini sekteye uğramaya başlar. Aynı evin içinde sık sık anneyi yoklamalar, gündelik ayrılıklara büyük tepkiler gösterme gibi davranışlar başlayabilir. (Başka bir örnek de eğer uslu durmazsan doktor sana iğne yapar- doktor fobisi).

Bazı çocuklar da aşırı kollamacı tutumlar sonucunda birçok şeyden ürkerek yetişiyorlar. Tehditkar cümleler kullanmasalar da, aslında bu aileler kendi yaşadıkları korkuları çocuklara yansıtarak, çocukta bu etkiyi meydana getiriyorlar. Çocuğun her koşulda sokağa asla yalnız çıkmasına izin vermeyen bir anne düşünelim. Çocuk ilk başlarda buna karşı çıkmış bile olabilir. Çünkü çocuklar doğal olarak kendi başlarına bir şeyler başarmayı isterler. Fakat bir süre sonra annenin bu tutumu çocuk tarafından da benimsenir ve çocuk, kendisinden beklense bile sokağa yalnız çıkamamaya başlar. Çocuklar anne ve babalarının tepkilerini kendilerine örnek alırlar. Anne ve baba bir olay karşısında soğukkanlı ise, çocuk da aynı olaya soğukkanlı olma yönünde tepki verir. Eğer olaya anne-baba panikle ve korkuyla yaklaşıyorsa çocuk da yetişkini gözlemleyerek aynı duyguya kapılacak ve benzer tepkiler verecektir.

Çocuklar korktukları şeyden kaçındıklarında rahatlıyor olabilirler. Ancak bu anlık bir rahatlamadır ve işler daha çok karışabilir.

Korkudan kaçınmak yarar sağlamaz!

Çocuğunuz gerçek bir tehdit altında ya da tehdit yokken korkarak ağlamaya ve tepinmeye başlayınca onu durdurmaya çalışmayın. Hissettiği negatif duyguyu ağlayıp tepinerek bedeninden atabilir. Eğer bu tepkilerine izin vermeden onu avutmaya çalışırsanız, negatif enerji bedeninde hapsolur ve bu gerginliği daha uzun zamanlara yayılır.

Kategori: Çocuk Psikolojisi, Genel, Haberler