Çalışan Anneler Endişeleri Çocuğa Yansıtmamalı

09 Mayıs 2016 Devamı

Bebeğin dünyaya geldikten sonra yaşama tutunabilmesi için annenin bebeğiyle kurduğu ilişkinin çok önemli.

İlk üç ay bebek, anneyi kendisiyle bir bütün olarak görür ve ona bağlanamaz çünkü anne kendisinin bir uzantısıdır. Üçüncü aydan sonra etrafındakilerin farkına varır ve anneyi de kendisinden farklı biri olarak algılar. Dördüncü aydan itibaren anneye bağlanmaya başlar. Bağlandığını belirten en temel gösterge annesinin gitmesi durumunda ağlamaya başlamasıdır. Ve anneden ilk ayrışma süreci başlar. Bu aylarda annenin çocuğa yapışması, başına bir şey gelecek kaygısıyla hiç bir işle ilgilenmeyerek evde sürekli çocuğun başında onu kaygı ile gözetlemesi, bu ayrışma sürecini çocuk için zorlaştırır. İlerleyen yıllarda da çocuk oyun oynarken bile çocuktan önce oyuna müdahale etmesi ya da hiç yalnız oynamasına izin vermemesi çocuğun anneden sağlıklı bir şekilde ayrılıp bireyselleşememesine neden olur. Çocuğun annesi dışındaki kişilerle bir araya gelmesi, yuvaya başlaması gibi durumlar ayrışma ve bireyselleşme süreci için çok kritiktir. Anneden belirli bir mesafe almasını sağlayacak yuvaya alışma gibi süreçler kademeli olmalıdır. Bu gibi durumlarda anneden ayrılmakta zorluk çeken çocukların aslında anneleri ile kesemedikleri bağların etkisi çok büyüktür. Özellikle kaygılı anneler çocuk yuvaya gitmeye hazır olsa da halen kapıda bekler. “Ya beni isterse, ya ağlarsa, hemen burada olmalıyım” düşüncesi ile aslında farkında olmadan tüm kaygısını çocuğa yansıtır. Bu tarz anneler genelde daha korumacı ve aşırı kaygılı annelerdir ve ayrılma sürecini zorlaştırırlar.

Kategori: Genel, Haberler, Kadın