Bebeklerde ve Çocuklarda Depresyon

11 Ağustos 2016 Devamı

Depresyon; stres, üzüntü ve olumsuz yaşam olaylarına karşı verilen duygusal, zihinsel ve davranışsal değişimlere neden olan psikiyatrik bir hastalıktır.

Her üzüntü veya stres depresyon habercisi değildir ve kimi zaman ifade edilebilir olmayan faktörler de depresyona neden olabilir.
Tetikleyici yaşam olayları ve depresyon semptomları her yaş döneminde farklı olmakla birlikte ilk çocukluk dönemi depresyonunda önemli etkenler anne-babalar ve bakım koşulları ile ilişkilendirilir.

  • Depresif belirtiler de yaşa ve gelişim süreçlerine bağlı olarak değişim gösterir.
  • Dil, zeka ve sosyal gelişimde yavaşlamaya dikkat!
  • Bebeklik döneminde görülen depresyon, genellikle yeterli duygusal destekten yoksun olmaya bağlıdır.
  • Fizyolojik ihtiyaçların karşılanması dışında bebeklerin korunduklarını, sevildiklerini ve güvende olduklarını hissetmeye ihtiyaçları vardır.
  • Bu dönemde depresyon belirtileri çocuğun dil, zeka ve sosyal gelişiminde yavaşlama ve gecikmelerdir.
  • Gelişim gecikmelerine iştah, uyku sorunları, sık ve aşırı ağlama ile huzursuzluğun da eşlik ettiği görülür.
  • 2-7 yaşları arasını kapsayan ilk çocukluk evresi, çocuğun dış dünyaya karşı duyarlılığının ve farkındalığının arttığı, pek çok alanda temel gelişimini tamamladığı dönemdir.
  • Bu dönemde ailenin önemi devam etmekle birlikte, sosyal ilişkiler, kendini diğerleri arasında ortaya koyma, gelişen becerilerini sergileme de bu yaş dönemi çocuklarının önemli sınavları arasındadır.
  • Ayrıca bu yaşlarda çocuk, dünyasında yaşanan değişimlerin veya sorunların da daha çok farkına varmaya başlar.
  • Çocuk, artık annesi veya babasının birbirleri ile olan ilişkilerine karşı da oldukça hassastır.
  • Bu dönemin çocukları problem çözme veya duygularını yetişkin düzeyinde ifade etme becerisini henüz geliştirmektedirler.
  • Bu nedenle çocukluk döneminde yaşanan depresyonlarda, yetişkin depresyonlarından farklı belirtiler gözlenir.
  • Çocuklar mutsuzluğu belirgin bir şekilde ortaya koyabilecekleri gibi saldırgan davranışlar, kuralları reddetme, kendine ve diğerlerine zarar verme gibi davranış bozuklukları da görülebilir.
  • İştahta ve uykuda bozulma olabileceği gibi çocuklar bu dönemde kazanmış oldukları becerileri de kaybedebilir.
  • Çocuklarda alt ıslatma, parmak emme, konuşma sorunları, öğrenme sorunları, aileden ayrılma kaygıları gibi davranış bozulmaları da gözlenebilir.
  • 7 yaş sonrası görülen depresyon, ilk çocukluk dönemine benzer görüntülerde karşımıza çıkmakla birlikte bu dönem çocuklarının temel sorunları sosyal ilişkiler, akademik alan ve kurallı okul ortamına uyumdur.
  • Bu yaş döneminde çocuklar duygularını daha iyi ifade edebilme becerisi geliştirmiş olmakla birlikte davranım bozuklukları halen depresyon habercisi olabilir.
  • Bu yaş döneminde okulda uyum sorunu yaşayan bir çocuk, arkadaşları arasında daha fazla alay konusu olmamak için evde aileye karşı gelme davranışları geliştirebilir.
  • Ders başarısı düşen bir çocuk, yaşadığı sıkıntıyı ifade etmek yerine arkadaşlarına karşı saldırgan davranışlarda bulunarak kendini ortaya koymaya çalışabilir.
  • Aileler çocuklarını çok iyi gözlemlemeli
  • Her yaşta ve farklı belirtiler ile ortaya çıkan depresyon bir mutsuzluk ya da dönemsel bir sıkıntıdan farklıdır.
  • Uzun süreli veya kişide yoğun etki bırakan tetikleyici durumlar beynin kimyasal dengesini bozar. Bu yönden farkı önemlidir.
  • Depresyonun ortaya çıkması veya tedavisi biyolojik faktörlerle ilişkilidir.
  • Depresyonun altında yatan biyolojik faktörler benzer olsa da stres durumları her zaman veya her çocukta depresyona neden olmayabilir.
  • Bireysel faktörler, genetik yatkınlık, çevresindekilerden model alma, aile tutumları, aile desteği ve okul desteği depresyonun ortaya çıkmasını veya var olan depresyonun tedavisi sürecini etkiler.
  • Aileler özellikle çocuklarda yaşanan duygusal ve davranışsal sorunların, davranış değişimlerinin önemini bilmelidirler. Her çocuk onay ve ödül alma hevesi içindedir.
  • Çocuklar sorun yaşadığında yaramazlık, şımarıklık, dönemsel mutsuzluk açıklamaları asıl problemin fark edilmesini geciktirir.
  • Gelişimsel süreçlerin devam ettiği çocukluk yıllarında sorunların üstünün kapatılması, kalıcı ve daha büyük sıkıntılara neden olur.
  • Ailelerin çocuklarına karşı duyarlı ve gözlemci olması, yaşanan davranış sorunlarının uzun süreli ve yaşam kalitesini bozucu niteliğini fark etmesi ve uzman desteği alması önemlidir.
  • Davranım sorunları yaşayan çocukla yapılan klinik görüşmelerde durumun biyolojik ve psikolojik yönleri uygun tetkikler ile araştırılmalı, gerekli biyolojik ve psikolojik tedavi süreci belirlenerek aile ile işbirliği halinde yürütülmesi sağlanmalıdır.

Kategori: Çocuk Psikolojisi, Genel, Haberler