Televizyon Dizilerinin Etkileri

20 Eylül 2011 Devamı

-Uzman Psikolog Çağla Tuğba Dortluoğlu-

Bazı yerli diziler özellikle bol reyting alma problemiyle bol bol acılı sahneler içeren filmler yapıyorlar. Sömürülen küçük çocuklar, üvey anne ya da üvey baba eliyle şiddet gören hayata tutunmaya çalışan ya da tacize uğrayan çocukları anlatan pek çok dizi söz konusu. Pek çok animasyon çocuk filminde kahramanın anne ya da babası ölür bazılarında ikisi de. Çocuk tamamen yalnızdır ve ne yapacağını bilemeden hayata tutunmaya çalışır. Yetiştirme yurduna gitmemek için çaba harcar vs. Çocuk üzgündür. Haliyle izleyen çocuklar da üzgündür. Peki sonra…

Hayatının en hızlı gelişim gösteren ve etkilenmeye en çok açık ilk yıllarını yaşayan çocuklar Türkiye nüfusu içinde önemli bir yer tutmaktadır. Çocukluğun ilk yılları, kişinin yetişkinliğinde ulaşacağı bedensel ve zihinsel düzeyi saptayan, ruhsal ve toplumsal olgunlaşmasını biçimlendiren kritik yıllar olup, erken çocukluk yıllarında sağlıklı büyüme ve psiko-sosyal gelişim, geniş ölçüde çocuğun sosyal çevresiyle birlikte yaşadıklarına bağlıdır. Bu tür filmlerle büyüyen bir çocuk hayatı daima acı olarak görür. Mutsuzdur ya da mutsuz olması gerektiğini düşünür. Çocuklarımız bundan etkilenir ve ileride de toplumumuz etkilenecektir. Bu dizilerin çocuklara etkilerini kısaca ele alırsak;

*Aile içindeki iletişimsizlik çocuğun daha fazla televizyon izlemesine,
izledikçe de olayların çözümü değil daha da karmaşıklaşıp aileye duyduğu öfke ve kızgınlığın farklı yollarla aktarılmasına yol açmaktadır.

*Şiddetin ifadesini kolaylaştırdığı kesindir dizilerin. Öfkesini kontrol edemeyen kahramanlar vurup kırıp birilerini öldürdükçe, toplumda şiddet de son derece kolay ve olması gereken bir olgu olarak kabulleniliyor ki orta öğretimde bir dönem tüm gençlerin Polat Alemdar gibi giyinip onun gibi yürüdükleri, onun gibi yaşamaya çalıştıklarını bilmeyen yoktur.

*Üzüntü ve sıkıntı pek çok çocukta korku olarak geri dönmektedir. Yalnız kalmaktan, toplum içinde birey olamamaktan, şiddetten kaçan bazı çocuklar içine kapanık bir hayat sürebilmektedirler ve bunun etkileri de oldukça çok çeşitlilikte karşımıza çıkmaktadır.

*Okuma alışkanlıklarını yitirip sadece hazır olarak karşımıza getirilen bazı filmleri izlemek kolaya kaçmak, çocuğun zihinsel gelişimini de olumsuz bir biçimde etkilemektedir.

*İletişimi, aile içi ya da arkadaşlık etkilerini de en az indirebilmektedir. Tüm aile akşam bir araya gelip televizyonu açıp dizileri izlediğinde kimse kimseyle konuşma ihtiyacı duymamakta gittikçe yalnızlaşan bireyler meydana gelmektedir.

*Kahraman olarak kabul gören bazı kahramanları çocuklar kendileriyle özdeşleştirmekte onun yaptıklarını da yapmaya çalışmaktadırlar. Kendini Spiderman sanan çocuk 5. kattan atlamış uçacağına inanmış ve ölmüştür.

Çocuklar dizideki sahneleri gerçek algılar ve canlandırmak ister!

Çünkü küçük çocuklarda soyut düşünce gelişmediği için dizideki sahnelerin bir hayal ürünü olduğunu, oyuncuların bunu canlandırdığı algılayamaz. Sahneler çocukların içine işler ve bu sahneleri oyunlarında işler.
Türk Tabipler Birliği Diyor Ki!

Ozan, ayrıca şöyle demiştir: “İlkokul bir ve 2`inci sınıfa giden öğrenciler arasında bile `Flört etme, sevgili değiştirme, sevgiliyi kıskandırma veya sevgiliyi bir başkasının elinden alma` şeklinde senaryo üretilmektedir. Daha ileri yaşları konu alan mesela lisede geçen olayları anlatan dizilerde ise lise talebelerinin alkol alması ve kızlı erkekli gruplar halinde aynı evi paylaşması şeklindeki senaryolar çarpıcı ve özendirici bir şekilde topluma sunulmaktadır. Dolayısıyla televizyon dizileri çocuk istismarına zemin hazırlıyor.


Çocuklarımız Reytingden Çok Daha Önemlidir

Basın yayın dünyasındaki acımasız yarışa bağlı olarak programlar toplumsal etki göz önünde bulundurulmadan yayınlanmakta. Ezeli bir rekabet içinde olan gazete ve televizyonlar çocuklar ve aile üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilecek yayınları hesaba katmadan veriyorlar. Televizyonların aile içerikli sabah programlarında mağdurun açık adresi verilerek aile içi problemlerin ortaya konması etik ve ailede meydana getirebilecek sıkıntılar açısından doğru değildir. Bu tür programlarda aile içi problemler hiç bir gizliliğe dikkat edilmeden yayınlanarak aile içi geçimsizlikler artırılmaktadır. Ailelerin mahrem konuları televizyon yayınlarının konusu olmamalıdır. Bu yayınların toplum üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler telafisi zor olan sonuçlar doğurmaktadır”

Türkiye’de yaşanan hızlı toplumsal değişmenin aile içi gelişmeleri zayıflatmakta, ailesinde sevgi ve saygıdan mahrum olan çocukların şiddet eğilimlerine yönelmesinin kaçınılmaz olmaktadır. Televizyon programları kötü davranışlar yerine iyi ve güzel davranışların yer aldığı sağlıklı rol ve modeller sunmalıdır. Uyumlu, ahlaklı kahramanlar, bilge, önder kişiler çıkartılmalıdır. Para ve reytingin çocuklarımızdan daha değerli olmadığının farkına varılmalıdır.

Kategori: Çocuğum, Uzm.Psikolog Çağla Tuğba Dortluoğlu, Yazarlar